3 Mayıs 2014 Cumartesi
Avatar, İlhamını Nerden Aldı?
Meşhur “Avatar” filmini duymayan kalmış mıdır acaba? Dünyada gösterime girdiği ülkelerde gişe ve hasılat rekorları kıran, birçok ödüller kazanan, tebrik ve takdirlerle karşılanan bir film oldu Avatar. Bununla beraber akla şu sorular da gelmiyor değil:
Bunca ilgi ve teveccühe rağmen Avatar’ın tamamiyle orijinal bir senaryosunun olduğu söylenebilir mi?
Avatar’ın ilham aldığı bir kaynağın varlığı hiç düşünüldü mü?
Kanatime göre bu sorular üzerinde pek durulmadı. Ben de bu filmi seyrettiğim ilk zamanlarda bu hususlar üzerinde düşünmemiştim. Ta ki, bir kitapla karşılaşana kadar… Bu kitap ise, “Yaşayan Dünya Dinleri” isimli bir ders kitabı. Bu kitapta Hinduizm ile ilgili bir bölümü okuduğum zaman Avatar’ın, ilhamını Hinduizm dininden aldığını öğrenmiş oldum. Evet, yanlış duymadınız! Avatar’ın senaryosunda Hinduizm’in etkisi bulunuyor.
Bunu daha iyi anlayabilmeniz için isterseniz, Avatar’ın senaryosu ile Hinduizmle ilgili kısmı karşılaştıralım:
Avatar Senaryosu:
Filmin hikâyesi 22. yüzyılda, Pandora adlı bir gezegende geçer. Bir gaz devinin yörüngesinde dönen Pandora, 3-4 metre uzunluğunda, mavi insansı görünümlü, kabile kültürünü benimsemiş, saldırıya uğramadıkları sürece barışçıl olan Na'vi halkına ev sahipliği yapmaktadır.
İnsanlar, Pandora'nın havasını soluyamadıkları için, sinirsel bağlantı aracılığıyla kontrol edilebilen insan ve Na'vi karışımı Avatarlar üretirler.
Gök insanları (yani biz), Pandora’da çok kıymetli bir enerji kaynağı buluyorlar; fakat bu gezegende doğası ile uyum içinde ve barış içinde yaşayan Na’vilerin enerji kaynağı, onların doğasının en kutsal mekânları ruh ağacının dibinde. Vahşi, acımasız ve gelişmiş silahlara sahip gök insanları (yani biz), bu ağacı ve çevresini yerle bir edip bu enerji kaynağını çıkarmak istiyorlar. Felç olan Deniz Piyadeleri mensubu Jake Sully, bir Avatar olarak Pandora'da yaşamaya gönüllü olur.
Bir Na'vi prensesine âşık olan Sully, kendisini Pandora'yı gün geçtikçe tüketen insan ordusu ile Na'vi halkının arasındaki çatışmanın ortasında bulur. Onu en çok etkileyen şey, en nihayetinde daha iyi bir beden içinde olup, felçli olan bacaklarını tekrar hissedip (Avatar bedeninde) eskisi gibi koşabilmesidir. Zamanla Prenses Neytiri ile bir ilişki içine girdiklerinde, Jake artık insanların amacını tamamen unutup (insanların Na’vileri tamamen yok etmeye çalışmalarını kabullenemediği için) Na'vi direnişine katılarak organize bir şekilde insanlara karşı koyar. Daha sonra Na'viler, Jake'in onlara ilk başlarda yalan söylediğini anlayınca onu öldürmeye kalkarlar; ama en sonunda bu karardan vazgeçerler. Hikâyenin sonu, Neytiri ve Jake'in tekrar buluşması ve Jake'in tamamen Avatar bedenin içine girmesiyle biter.
(Not: Bu arada internet sitelerinde, kendimizi temsil eden fotoğraf ve benzeri diğer şekillere de “avatar” demekteyiz)
Hinduizm Öğretisi:
Hinduzim’in bir mezhebi olan Vişnuculuk’ta; Vişnu ve onun avatar’ları özellikle Krişna ve Rama üzerinde odaklanan, şahsiyeti olan tek bir Tanrıya (Vişnu, Rama, Krişna) ibadeti, özgeci bağlılığı (bhakti) ve Tanrı’nın inayeti vasıtasıyla kurtuluşu vurgulayan, Hinduizm’in önemli ikinci büyük dinî geleneğidir.
İnsanlara karşı merhametli olan Vişnu, yeryüzünde zulüm, adâletsizlik arttığında ve tabiî ve sosyal düzende karışıklıklar ortaya çıktığında bunları düzeltmek maksadıyla, insan ve hayvan bedenlerinden oluşan farklı bedenlerde tecessüt ederek (avatar) yeryüzüne iner. Dolayısıyla zikredilen iniş için kullanılan kavram “avatar” olarak ifade ediliyor. (Prof. Dr. Ali Erbaş, Yaşayan Dünya Dinleri, sayfa 34-35)
Not: “Avatar” Sanskrit dilinde insan veya başka bir şeyin şekil değiştirmesine deniyor.
Görüldüğü gibi konusunun özü itibariyle Avatar filmi, Hinduizm’den esinlenmiştir. Avatar’ın anavatanının ABD değil de Hindistan olduğu, bariz bir şekilde anlaşılıyor. Kimin aklına gelirdi ki, Hollywood’da çekilen fantastik bir filmin ilhamını Hinduizm’den alacağı…
a
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder